4. Protokol Nasya: Burun ve Sinüsler yoluyla Toksin Tahliyesi Terapisi
Burun hem beyine, hem de bilince açılan kapıdır. İlacın burun kanalıyla uygulanmasına Nasya denir. Sinüs, boğaz, burun ve/veya kafatası bölgelerinde biriken muhtelif doşa fazlalıkları bu bölgelere en yakın kapı olan burun vasıtasıyla tahliye edilir.
Sinir sistemi enerjisi olarak tanımlanan evrensel yaşam gücü olan prana, burundan alınan nefes yoluyla vücuda girer. Prana’nın merkezi beyindedir ve duyusal fonksiyonlar ile motor fonksiyonlarını koruyarak, bakımını yapar. Prana aynı zamanda zihinsel aktiviteleri, hafızayı, konsantrasyonu ve tüm entelektüel faaliyetleri yönetir. Dengesiz prana enerjisi tüm bu faaliyetlerin kusurlu bir şekilde işleyişine neden olur ve baş ağrısı, kasılmalar, spazm, hafıza kaybı ve azalmış duyusal algıyı ortaya çıkartır. Bu nedenle Nasya terapileri prana dengesizlikleri olan sinüs tıkanıklığı, migren, havale, kasılma, spazm ve bazı göz ve kulak ile ilgili problemler için uygulanır.
Nefes alma durumu da burun masajı ile geliştirilebilir. Bu tedavi için serçe parmak ucu sadeyağ (ghee) içine batırılır ve burun içine yerleştirilir. Burnun iç duvarlarına mümkün olduğunca derine gidecek şekilde yavaş yavaş masaj yapılır. Bu terapi bloke olmuş duyguları açmak için yardımcı olur. (Burun dokusu narin ve hassastır. Bundan dolayı mukoza zarlarına zarar gelmemesi için tırnağın kısa olması gerekir.) Çoğu insanın burun direğinde deviasyon olduğundan, burnun bir tarafına girip masaj yapmak diğer tarafa göre daha kolay olacaktır. Parmak ucu asla zorla içeri sokulmamalıdır. Masaj yavaş penetrasyon ile devam etmelidir, parmak önce saat yönünde sonra da saat yönünün tersi yönde hareket etmelidir. Bu sayede solunum yollarında tıkanan duygular serbest kalır. Kişi bu tedaviyi her gün sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa uygulayabilir. Bu şekilde, nefes alma ritmi dengelenir, iyileşir, metabolize olamamış, bloke olmuş duygular tahliye olur, limbik sistem rahatlar ve ayrıca görme yetisinin de kalitesi yükselir.
5. Protokol Rakta Moksha: Kanın Arınması ve Temizlenmesi için Geleneksel Ayurvedik Yöntem
Mide-bağırsak sisteminde bulunan toksinler kana karışır ve tüm vücutta dolaşır. Bu durum, tekrarlanan enfeksiyonlar, hipertansiyon ve bazı diğer dolaşım bozukluklarının temel nedeni olan kan zehirlenmesi (toxemia) olarak adlandırılır. Bu tekrarlanan cilt hastalıkları olan ürtiker, döküntüler, herpes, egzama, akne, uyuz, lökodermi, kronik kaşıntı veya kurdeşen gibi cilt bozuklukları nöbetlerine sebebiyet verir. Bu gibi durumlarda, içeriden alınan ilaç ile birlikte toksinlerin elimine edilmesi ve kanın arındırılması gereklidir. Rakta Moksha terapisi ayrıca karaciğer büyümesi, dalak ve gut vakaları için de uygundur.
Pitta karaciğerde parçalanmış kırmızı kan hücrelerinden üretilir. Bundan dolayı pitta doşa ve kanın çok yakın bir ilişkisi vardır. Pitta’daki dengesiz bir artış kana karışarak toksisiteye (zehirlilik haline) ve pitta-jenik bozukluklara neden olabilir. Bir damardan az miktarda kan alınması, kandaki pitta türünden toksinlerin yarattığı gerginliği azaltır. Kan alma uygulaması ayrıca dalağı uyararak antitoksik madde üretimini tetikler, bu yeni üretilen maddelerde bağışıklık sistemini uyarmaya yardımcı olur. Bu şekilde toksinler nötr hale gelir, bu tedavi protokolü ile birçok kan kökenli hastalık tedavisinde radikal çözümler oluşturur.
Şeker, tuz, yoğurt, ekşi tadı olan gıdalar ve alkol gibi bazı maddeler kan için toksik yükleri oluştururlar. Kan düzensizlikleri söz konusu olduğunda, kanı saf halde tutmak için bu gıdalardan kaçınılmalıdır.
Kan alma dışındaki Rakta Moksha tedavi protokollerinde şifalı medikal bitkilerle uygulanan terapiler, muhtelif kristal terapileri ve renkli su terapilerini içeren kan arındırıcı uygulamalar bulunmaktadır. Herhangi bir Rakta Moksha veya ilgili alternatif tedavi sürecinde yoğurt, tuz, şeker, alkol, marihuana, ekşi ve fermente gıdalardan kaçınmakta fayda vardır.
Dr. Vasant Lad, B.A.M.&S., M.A.Sc. | (Ayurveda Tıbbı ve Cerrahisi Yüksek Lisans Diploması)