Hızla ilerleyen epigenetik bilimine göre, günlük hayatımızda çoğu zaman önemsiz sandığımız küçük seçimler; yaşlanma sürecimizi hızlandırabilir, yavaşlatabilir ya da gittiği yönü tersine çevirebilir. Klinik araştırmalar, well-aging ve longevity sürecinin yaklaşık %95’inin genetik mirastan çok, günlük hayatı nasıl yaşadığımıza ve çevresel faktörlere bağlı olduğunu gösteriyor.

Günlük rutinler ve alışkanlıklar, genlerimizdeki olumlu ya da olumsuz ifadeleri açıp kapayan temel anahtarlardır. Bu nedenle bedenimizin ve zihnimizin yaşlanma deneyimini, biyolojik yaşımızı tersine çevirecek şekilde dönüştürmek sandığımızdan çok daha mümkündür.

Genler kaderimizi değil, yalnızca yatkınlıklarımızı belirler.

Genleriniz Kaderiniz Değildir kitabındaki önerileri adım adım hayata geçirdikçe; kısa süre içinde yükselen genel iyilik haliniz sayesinde motivasyonunuz artar ve ajandanızda kendinize daha çok yer açmaya başlarsınız. Çoğu okur gibi siz de belki hayatınızda ilk defa kendinize karşı gerçek bir öz şefkat hissetmeye başlarsınız.

Siz kendinizi daha iyi hissettikçe enerjinizin yükseldiğini, işlerinizi daha verimli ve kısa sürede tamamladığınızı, çevrenizle daha yapıcı ve besleyici ilişkiler kurduğunuzu; daha dingin, daha yaratıcı, daha neşeli ve endişesiz bir zihne ve dengeli bir psikolojiye sahip olduğunuzu deneyimlemeye başlarsınız. Duyularınızın hassaslaşması ve farkındalığınızın yükselmesi ile hayat çok daha keyifli bir deneyime dönüşür.

Hangi yaşta, hangi sağlık durumunda, hangi ekonomik seviyede, hangi psikolojide olursanız olun; fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığınıza yatırım yapmaktan – yani kendinizden – asla vazgeçmeyin.