David Crow’u, Chopra Center Okulu Ayurveda Fakültesi’nde okurken dünyada yaşayan efsane ayurveda doktorlarından olan Dr. David Frawley ile yürüttüğü çalışmalar ve eğitimler neticesinde tanımıştım. Bu çok dingin, rahat, adeta her hücresinden sağlık ve huzur fışkıran adamın tam olarak kim olduğunu bilmediğimden çevresinde bariz olarak hissedilen pür enerji ışığı beni epey meraklandırmıştı. Kitapları, firması Floracopeia ve diğer çalışmalarını inceleme fırsatı bulduğumda bu ışığın nereden kaynaklandığını bulmak hiç de güç olmadı.
David Crow, otuz yılın üzerinde klinik deneyime sahip bir akupunktur uzmanı ve bitki bilimci’dir. Dünyadaki en kaliteli aromaterapi ve muhtelif öz yağ üreticisi firmalardan olan Floracopeia’nın kurucusu olan Crow, bu yağların üretimi ile aynı zamanda ekolojik açıdan sürdürülebilir tarımı da desteklemektedir.
Crow aynı zamanda Himalayalar’da gerçekleştirdiği Tibet ve Ayurveda Tıbbı hakkındaki çalışmalarını konu alan “Buddha Tıbbı’nın Arayışında” (In Search of the Medicine Buddha), botanik ilaçları derlediği “Şifa Veren Bitkiler’’ (Plants That Heal) ve Ekvator’daki Palo Santo ağacı ile ilgili deneyimlerini aktardığı “Kutsal Tütsü” (Sacred Smoke) kitaplarının yazarıdır.
Palo Santo Ağacı İle İlk Tanışmam
Ben Palo Santo ağacı ile ilk defa, Chopra Center Okulunda Yoga Bölüm Başkanı olan Claire Diab’ın mezuniyet sınavları bir gün öncesinde bu ağaçtan bir parçayı elime tutuşturması ile tanışmıştım. Yaklaşık iki parmak genişliğinde ve 8 cm uzunluğunda olan bu ağaç parçası son derece hoş kokuyordu. O ana kadar hakkında hiçbir şey bilmediğim, hatta ismini bile duymamış olduğum bu ağacın gizemi bir anda tüm benliğimi kaplayıvermişti. Palo Santo’nun özellikle Güney Amerikalı şamanlar tarafından en önemli ritüellerde kullanıldığını öğrendiğim an’dan itibaren ise ağaçla ilgili merağım dizginlenemez bir hal aldı.
Bu röportajda David’den Palo Santo ağacının gizemini okuyucularımız için paylaşmasını rica ettim. David, ağacın tüm sırrına vakıf olmak için Palo Santo’nun değerini bilen Ekvator’daki şamanların kesinlikle izinlerinin olması ve ayrıca onlar tarafından uzun bir inisiyasyon sürecinden geçilmesi gerekliliğini belirtti. Fakat kitabında değindiği konuları paylaşmakta sakınca olmadığını söyleyerek de beni umutlandırdı. İşte sizlere David’in ağzından Palo Santo ağacının gizemini bir nebze de olsa aralıyoruz.
Floracopeia’nın web sitesi olan www.floracopeia.com adresinden tütsü olarak kullanabileceğiniz Palo Santo ağacına, Crow’un kitaplarına,on-line eğitimlerine ve eşsiz öz yağlarına ulaşabilirsiniz.
Üzüntünün İlacı David Crow anlatıyor:
Palo Santo uçucu yağı nispeten yeni bir botanik üründür. Bu yağın damıtılması konusunda en meşhur ve tanınmış kişi kesinlikle Dante’dir. Ondan önce ağaçtan yağ damıtan biri oldu mu bilmiyorum ancak böyle bir bilgiyle karşılaşmak şaşırtıcı olurdu.
Şüphesiz ki, Dante Bolcato dünya çapında Palo Santo yağı konusundaki ana araştırmacı, yenilikçi, damıtıcı, dağıtıcı ve eğitimcidir ve bu konu ile ilgili bilgilerin büyük bir çoğunluğu kendisinin çalışmalarından edinilmiştir.
Dante ağaçla ilk karşılaştığında bu ağacın kokusu onu derinden etkiledi ona yeni bir hayatın kapılarını açtı. O anda bunu tedavi amaçlı bir ürün olarak kullanma niyeti yoktu. Dante’nin hayali bunu bir parfüm olarak kullanmaktı ve Machalilla Park’ında daldan yayılan koku onu büyülediğinde, bu vizyon harekete geçti. Ancak bugün dahi bu hayal gerçekleştirilmiş değil zira ağacın, odunun, dumanın ve uçucu yağın tedaviye yönelik etkileri ile faydaları bu damıtma çalışmalarının büyük bir kısmını oluşturuyor ve kendisinin araştırmalarını gerçekleştirdiği topraklar ve kültür ile iç içe.
Zannediyorum ki bir gün gelecek ve Dante’nin odak noktası damıtıcı olmak değil, kuru ormanın, ekvator sıcağının ve o toprakların güzelliğinin karmaşık tatlı ve baharatlı aromalarını yansıtan kokuya sahip parfümünü yaratmak olacak.
Bu esnada Maestro, Burseragraveolens konusundaki etnik-botanik bilgileri ile ayaklı bir ansiklopedi olarak görev yapmaya devam edecek, şüphesiz ki bu cins ile ilgili olarak dünyada tek uzmandır. Kendisi, yalnızca senelerce yaptığı araştırmaların sonuçları ile birçok bilgi sunmakla kalmamış, aynı zamanda, yerlilerin kendi gelenekleri konusunda yitirdiklerini toparlayarak bunların korunmasını sağlamıştır. İronik bir şekilde, Machalilla Park yerlilerin bin yıllar boyunca atalarının birlikte yaşadığı ağaç ile ilgili bilgilerin büyük bir çoğunluğunu o sağlamıştır.
Ziyaretimizin ikinci gününde bahçesinde oturuyorduk ve Dante’ye “Ormanda ağaçla karşılaştığınız ilk andan bahsedin” dedim. “Ne düşündünüz, ne hissettiniz?”
On iki yıl öncesine geri döndü ve sorumu şu şekilde yanıtladı:
“Çok güçlü bir deneyimdi” ve ekledi, “Geçmişe dair bir bağ hissettiğimi hatırlıyorum. ‘Üzgün kişilere yardımcı olabilecek çok kuvvetli bir ilaç ile karşılaştım’ diye düşündüm. Faydalı olabilme fırsatı bulabileceğimi gördüm ve bu keşfin hastalıkla mücadele konusunda çok önemli bir role sahip olacağını düşündüm.”
Yaptığı açıklamalar, altı yıl önce yağ ile ilgili olarak geliştirmekte olduğu bilgileri ve edindiği deneyimi ilk olarak benimle paylaştığı zamanı anımsattı. Bu basit öğretileri almış ve ne kadar geçerli olduklarını görerek binlerce kişiyle paylaşmıştım. Zaman içerisinde, benim çalışmalarım ve araştırmalarım kendisinin bana verdiklerini tamamladı ve özellikle yağın olağanüstü kimyasını öğrendiğimde çok daha fazla tedavi uygulaması geliştirmeme ve bu yönde tahminde bulunmama olanak tanıdı.
Dante “Yağ analizini ilk gönderdiğinde çok etkilendim.” dedi ve ekledi, “çünkü limonen gibi terpenoitler açısından zengin olduğu yazıyordu. Bunlar psikiyatri dünyasında güçlü antidepresan etkilere sahip bileşenler olarak bilinir ve bu da ilaç olarak kullanılmasının nedenini açıklar nitelikteydi.”
Bu keşif, yağın en önemli kullanım şekillerinden birini doktorun da daha önce benimle paylaştığı şekilde doğrular nitelikteydi. Bana “Bu palm yağından birkaç damlasını solumak, şehirliler arasında bir salgın haline gelmiş olan panik ataklardan muzdarip kişilerin üzerinde anında sakinleştirici bir etki gösteriyor.” demişti. Bu basit bilgi o günden sonra birçok kişiye ulaştı ve birçok kişi bu bilginin doğruluğunu onayladı.
Dante ‘Şu anda bu uçucu yağı doktorlar ile psikoterapistler için bir ilaç olarak üretme aşamasındayım’ dedi. Ayağa kalktı ve bastonunu nasıl kullandığını göstererek bir ileri bir geri yürüdü.
“Depresyonda olduğumda, psikolog bana ‘Bunu al’ diyecek.”
Elinde bir şişe hayali uçucu yağ tutuyor.
“Ama o da ne? Adına bakın: ‘Palo’ sizi ayakta tutacak bir baston anlamına geliyor, ‘Santo’ da ilahi olduğu için gücü temsil ediyor. Bir doktorun ellerinde bu çok kuvvetli bir ilaç olabilir.”
Şaman
El Artesan ve Dante’nin evinin sınırlarına ilk defa giren kişinin dikkatini çekecek iki adet unsur bulunmaktadır. Bunlardan biri, kapının hemen içerisinde aşağı doğru sarkan bir Palo Santo dalının altından geçmeniz gerekeceğidir. İkinci olarak da yolun sonunda taştan heykellerden oluşan bir sunak, kristaller ve sürekli olarak Palo Santo odunu ile beslenen ateşi göreceksiniz.
Bu sarkan dalın öneminin farkındayım, bu yerlilerin günlük yaşamında da uyguladığı bir geleneği hayatta tutmak ile ilgili bir konu. Dante, derin anlam taşıyan bu ritüelden bana birkaç defa bahsetmişti; insanlar köylerinden ayrılarak ormanın içerisine ya da başka bir köy veya kasabaya doğru yola çıktıkları zaman gördükleri ilk Palo Santo ağacının yanında dururmuş. Ağaca hürmetle dokunur ve ağaçtan yolculuk boyunca onları korumasını isterlermiş. Daha sonra geri dönerken yeniden ağaca selam vererek, güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağladığı için ağaca minnetlerini sunarlarmış. Dante bunu teatral bir şekilde gösteriyor olsa da insanlar artık motosikletlerine atlayarak köyden kaçarcasına hızlı bir şekilde çıkıyor ve ağacı ihmal ediyorlar.
Bu nedenle, El Artesan’ın dünyasına girebilmek için ağacın altından geçmek üzere eğilerek geleneksel hareketi yineleyerek yolunuzda ilerlemeniz, dönüşte de aynı eylemi yinelemeniz gerekiyor. Dante’ye göre şehirli modern kişilerin doğa ile bağlarını hatırlamaları için bu eylemi gerçekleştirmeye ihtiyacı var.
Bugüne dek sunak ve ateş benim için büyük bir gizem olarak kaldı. Yerleri ve konumlandırılma şekilleri çok çarpıcı, her yönden gelen ve her yöne giden kişilerin tümünün geçmesi gereken merkezi bir noktada yer alıyor. Düşündüğünüz gibi gözlerden uzak, sakin ve özel bir yer değil, oldukça faal bir ortam ve genel olarak herkesin erişimine açık. Sara ile buraya günün her saatinde uğramışızdır ancak kokulu duman akışını sağlayan bir kaynak olarak olmanın dışında bunun özel bir amaçla kullanıldığına hiç şahit olmadık.
Dante bana sunaktaki ateş önünde meditasyon yaptığı zamanlardan ve bir defasında inekler parktaki ağaçlara zarar verdiğinde yardım için Palo Santo’ya dua ettiği günden bahsetti ancak eski ateş ritüellerinde kullanılan bir tür homa olması dışında ruhani uygulamaları konusunda herhangi bir bilgim yok. Beni Mahabalipuram sahillerinden buraya getiren olay dizisinin kapısını böylesine bir ritüelin aralamış olması ve buraya gelince yine aynı şeyle karşılaşmam ne kadar ilginç.
Sunak ve Maestro burada otururken ortaya çıkanın ne olduğu konularında çok büyük bir merak içerisinde olsam da saygımdan iç ruhani yaşamı ile ilgili doğrudan soru sormaktan kaçınıyorum. Bunun yerine, heyecan verici hikayeleri olabileceğini düşündüğüm için Palo Santo’yu kullanan yerli şamanlar ile ilgili deneyimleri hakkında sorular soruyorum.
Kendisi bana “Palo Santo ritüeline katılmıştım” diye cevap veriyor.
“Santa Domingo de los Tsachilas’ta bir şamanla tanıştım; saçları kırmızıya boyalıydı, kıyafetleri ise tüyden yapılmıştı.”
Dante ayağa kalkıyor ve durumu anlatırken taklit yaparak oturma odasında yürümeye başlıyor.
“Ritüel şu şekilde: Kapıyı ve pencereleri sıkı sıkı kapatıyoruz. Palo Santo’yu yakarak çok fazla miktarda duman çıkarıyoruz. Hasta şuraya oturuyor, şaman burada duruyor. Ben oradayken, hasta çok üzgün bir kadındı. Ne istediğini bilmiyor, durmadan ağlıyordu.”
Dante kollarını yukarı ve dört farklı yöne doğru kaldırıyor.
“Şaman ‘Pachamama duy beni! Bu kişiye yardım et! Güneş kardeş, ay kardeş, toprak ana!’ diye bağırıyor.
“Duman geliyor. Çok büyük miktarda duman.
“Şaman, güneş, ay ve toprak ile konuşma ritüelini sonlandırıyor. Gözlerimiz yanıyor. Burnumuz akıyor. Çok fazla duman var, etkisi çok kuvvetli. Şaman kapıyı açıyor ve işinin bittiğini söylüyor. Hasta kadın mutlu ve gülümsüyor.
“Benim katıldığım ritüel böyleydi. Benim de gözlerim yandı. Yalnızca tek bir şeyi düşünebiliyordum: bu dumanın içerisinde ne var? Şamanın söyledikleri hakkında düşünmedim, tek düşüncem ‘bu dumanda ne var?’ idi.”
Limbik sistemi etkiliyor
Yaptığımız yağ analizlerinden birkaç yanıt elde edebildik, anksiyete ve depresyon önleyici çeşitli bileşenler içeriyor ve bu şekilde duman her solunduğunda, koku kanalları ile limbik sistemin nörokimyasını etkiliyor. Şüphesiz ki bu sırada kokulu bileşenler dışında da devrede olan bileşenler var. Ancak ben bu psikoaktif deneyimi de merak ediyorum ve ileride enteojenik bitkiler ve zihin üzerinde etki sahibi ilaçlar ile ilgili daha fazla araştırma yaptığımda Palo Santo dumanının etkileri hakkında da etkileyici yorumlar yapıldığını duydum. İçindeki maddeler ne olursa olsun, duman ve yağ, Dante’nin de tekrar tekrar belirttiği gibi başta üzüntü olmak üzere zihin ve duygular açısından tesiri yüksek iyileştirici araçlardır.
Şaman’la tanışma
Maestro devam ediyor.
“Diğer Palo Santo şamanları ile görüşmek için araştırmalar yaptım, Esmeralda bölgesinde bir şaman olduğunu öğrendim.
Onunla tanışmaya gittim.
“Bu şamanın rastalı gibi görünen uzun saçları vardı. Evi çok pisti. Elleri kirliydi. Kıyafetleri pisti.
“‘Maestro, Palo Santo ritüelini öğrenmeme izin verin.’ dedim, kendisi ‘Bir ritüele katılmak istiyorsan, üç ay boyunca her gün bedenini, kalbini ve giysilerini dumanla temizlemen gerek dedi.’”
Dante duraksıyor ve hikayenin ironik kısmının tadını çıkarıyor.
“Kendisine bakıp ne kadar kirli olduğunu gördüm ve ‘Peki, teşekkürler.’ dedim”
Dante’ye kalsa oraya asla geri dönmezdi ancak şaman bir kehanette bulundu.
“Şaman ‘Eve git ve temizlen çünkü Palo Santo’yu geri döndürebilecek ve ona gücünü geri kazandırabilecek kişi sensin’ dedi.”
Maestro tekrar duraksadı ve yıllar sonra şamanın söylediklerinin anlamını çözmeye çalıştık. Bir dakika sonra tekrar konuştu.
“Şaman ‘Palo Santo çok kuvvetli bir varlık ama bunu kimse bilmiyor. Palo Santo’yu tekrar hayata döndürebilecek kişi sensin’ dedi ve beni birçok defa kutsadı. Minnettar kaldım, veda ederek oradan ayrıldım. Bir daha oraya gitmedim çünkü şamanın oraya gitmemi istemediğini zannediyordum.”
“Palo Santo ritüellerinden daha başka ne öğrendiniz?” diye devam ettim, ateş, sunak ve mahalleyi gündüz gece saran duman hakkında bilgi edinmeyi umarak. “Siz ne yapıyorsunuz?”
“Her gün sabah beşte kalkıyorum. Sunağıma gidiyorum. Orada birçok şey var, çok ilginç taşlar ve kuvars kristalleri gibi. Tam merkezde Amerika yerlilerinin mısır öğütmekte kullandığı araçlardan biri olan büyük bir kaya var, Burada, Puerto Lopez’de seksen yaşında bir Maestro’nun bana hediyesi bu.”
“Palo Santo ateşi yakıyorum. Bunu her sabah yapıyorum, gün batımında, çocuklar bilgisayar oynarken, karım İnternette gezinirken gidip başka bir ateş yakıyorum. Bu her gün, sürekli olarak yaptığım bir şey.”
Dante’yi gün doğumunun yarı saydam renkleri arasında, yeni uyanmış kuşların sesleri ve köyün ilk hareketleri eşliğinde, sunağından duman çıkar halde oturmuş ve düşüncelere dalmış şekilde hayal ediyorum.
“Palo Santo’nun pozitif kısmıyla bağ kuruyorum,” diyor. “Bugün için teşekkür ediyorum. Ateş orada duruyor ve ben ateşin içinde düşünüyorum. Ağaçlardaki yapraklara bakıyorum, buradaki diğer şeylere bakıyorum. Odun hakkında, yeniden ağaçlandırma hakkında düşünüyorum. Zaman geçiyor, bir saat belki. Bu bir saat çok önemli.”
Sessizlik içinde oturarak öğleden sonranın seslerini dinliyoruz. Öğretmenimin söylediklerini takdir ediyor olsam da doğanın elementlerine hürmet, hatırlama ve minnet duyguları içerisinde sürekli olarak dönebilme samimiyetine, disiplinine ve bilgeliğine sahip birini tanıyor olmak beni çok daha memnun eden bir gerçek.
“Hayatımın tamamını bir inançsız olarak geçirdim,” diye devam ediyor. “Katolik değilim, Müslüman değilim, tamamen bir bilim insanıyım. Ama şu an neye inandığımı biliyorum. İnancım Palo Santo yerlilerine benzer. Yerliler gibi Palo Santo’ya teşekkür ediyorum.
“Bunu yaptığımda, Palo Santo bana daha fazlasını vermeye devam ediyor ve bilimsel tarafım her geçen gün benden biraz daha uzaklaşıyor.”
Kokulu Cevher
Ve hikayemiz gün batımında sahil yolunda ilerlerken sona eriyor. Dante direksiyonda, Ekvator aşk şarkıları söylüyor, kamyonun arkasında Rocio, Lazaro, Alejandro ve Kevin, arka koltukta da Barbara, Sarah ve ben varız, Havada taze bitki kokuları var, yeşil adalar ayna gibi sulardaymışçasına havada süzülüyor. Yol, yamaçların geniş dönemeçlerinden dolanıyor, etrafı yeşillikler ve mango, muyuyo ve avakado meyveleri ile donanmış, çarkıfelek çiçeği asmaları çitler, direkler ve çalılara dolanıyor, gizemli ay sarmaşıkları mest edici kokularını yanlarından bihaber geçen yolculara sunmak için sabırsızca bekliyor.
Hedefimiz, Magic Dolphin, Puerto Lopez’in birkaç mil güneyinde olan mütevazı Salango bölgesinde en güzel restoranlardan biri, adeta gizli bir cevher. Birkaç sokak sonra, afrodizyak etkili yaban kazları, ceviche, sinir otu ile servis edilen ızgara corvine ve bir şişe İspanyol şarabı ile çocuklar Fanta ve patates kızartması ile ziyafet çekiyor, Dante’de eve dönerken arabayı Rocio’nun kullanmasına izin veriyor.
Bu kutlamaya değer, akıllardan kolay çıkmayacak bir maceraydı.
Fiziksel olarak da son derece yoğun ve talepkardı, Çin tıbbında “yaş ısı” olarak tanımlanabilecek şekilde Palo Santo’nun hemen dışında yer alan agresif ve her zaman için hazır sivrisineklerin neden olduğu kızarıklık, kaşınma ve şişkinlikler, yiyecekteki muson iklimi kaynaklı mikroplardan kaynaklanan karın ağrısı, ishal ve ateş, yollardaki zehirli tozlardan kaynaklanan sinüs iltihaplanması ve yalnızca soğuk bir duş, fan altında küçük bir şekerleme veya bir bardak espresso ile giderilebilen nem kaynaklı rehavet gibi birçok tezahürle karşılaştık.
Ancak bunlar duyduğumuz haz ile karşılaştırıldığında küçük rahatsızlıklardı.
Entelektüel olarak bu zengin hikayeler ve çalışmalar ile zihni besleyici yiyeceklerle dolu bir ziyafet gibiydi.
Duygusal olarak, her bir yanı ayrı bir keyif, arkadaşlık ilişkisi, kahkaha, keşif ve aydınlanma dolu hoş kokulu bir bölgede yaptığımız harika bir yolculuktu.
Ruhsal olarak, bu dönem yaratıcılığın temellerine indiğimiz, ilhamın rahminde vaftiz oluşumuz, şifanın, iyi şansın, sanatın, şiirin ve arındırıcı dumanın açığa çıkardığı doğal bolluğun kutsal boyutuna dair bir vizyon edinmemiz ve Palo Santo’nun gizemli yeniden doğuş sürecinin ürettiği altın iksir ile aydınlanmamızı içeriyordu.
Bu sabah buna harika bir örnek olarak gösterilebilir. Erkenden geldik ve iş ve faaliyet dolu bir günden önce her şeyin sessiz ve huzurlu olduğu anı yakaladık. Dante ile görüşerek kendisiyle geçirdiğimiz zamanın hatırası olarak yanımızda eve götürdüğümüz bazı öğeler (bir parça Palo Santo odunu ve tütsü kabı) hakkında bazı ayrıntıları netleştirmek istiyordum. Bir parça odun seçtiğinden bahsetmişti ama daha görmemiştim.
Biz içeri girdiğimizde, maestro bize doğru geliyordu ve bizi her zamanki gibi keyifli bir şekilde karşıladı. Sorum üzerine bizi atölyeye yönlendirdi ve yaklaşık bir metre uzunluğunda, boğumlu bir odun parçası çıkardı.
Bu sıradan bir odun parçası değil ancak taşlaşmış, fosilleşmiş bir antika parçası dedi.
Bir ucunu kestiği noktayı görmem için odunu yukarı kaldırdı. Cilalanmış ve parlatılmıştı, büyüme halkaları altın, kahverengi renklerde, sarı ve toprak rengi tonlarında parıldıyordu.
“Bu bir cevher” dedim, bu bitkinin taşa dönüşmesi için geçen yılları düşünmek beni çok etkilemişti.
“Evet, bu bir cevher” yanıtını verdi, “Ama kokulu bir cevher.”
Dante cilalanmış kısmı uzattı ve bir odun parçasının böylesine benzersiz bir koku yayması beni şaşırttı.
“Böyle bir şeyin değeri ne kadar olabilir?” diye sordum, merakım, bu konuları konuşmanın hediyenin anlamını yitirmesine neden olacağına dair bilgilerimi yenmişti.
Dante “Bu parçalar artık çok nadir bulunuyor” dedi, “Son üç yıl içerisinde yalnızca bunu bulabildim. Bu paha biçilemez bir parça.”
Bana uzattı.
“Bunu satın almanın mümkünatı yok. Bu yalnızca bir şamanın başka bir şamana verebileceği bir şey.”
Hediyesini kabul ettim, güzel şekillendirilmiş bir oduna benziyordu, taş gibi ağır ve sertti, parfüm kokulu bir aurası vardı.
Bir öğretmenin hak edilmiş olsun ya da olmasın bu tür bir eyleminin ne kadar asil bir hareket olduğu nasıl açıklanabilir ki? Bu tür bir anın saygınlığı, büyüsü, verdiği bütünlük ve tatmin hissi nasıl açıklanabilir? Doğanın daha önce terk edilmiş olan büyülü nesnelerle dolu hazinesinin son değerli kalıntılarında saklanan benzersiz ruhani güç nasıl açıklanabilir? Belki de unutulmuş dillerde, daha eski ve kirlenmemiş insan zihninde, bilgeliği bu tür nesnelerin anlamı ve değerini bilen insanların zihinlerinde bu mümkün olabilir.
Veda Zamanı ve Düşündüklerim
Dante’nin mabedine son gelişimizde, saat sabahın sekizi olmasına rağmen hava çok sıcak. Bu noktadan sonra ihtiyaç duymayacağımız bazı ev eşyalarını bırakıyor, yolculuğumuz ile ilgili son dakika ayrıntılarını tartışıyor, son bir espresso içerek herkesle vedalaşıyoruz. Dante bizi kapıya kadar geçiriyor, şoförümüz Fernando bizi kıyıdaki ormanlar, sıtma hastalığı dolu bataklıklar, zengin tarım ovaları arasından ve Andes’in batı kanadından bizi Quito’nun serin vadilerine götürmek için bekliyor.
Maestro “Asla sarılmadan veda etmem” diyor. Sarılıyoruz ve o anda öğretmenim hakkında öğrendiğim her şeyi, hatta çok daha ötesini görüyor ve hissediyorum.
Kendisi sanatını ve bilimini başkaları ile birlikte çalışarak değil, küçük bir odada, ateş karşısında su ve akış ile yağ ve odunun gizemli dönüşümlerinin çıkardığı sesi dinleyerek, ayın, akıntıların ve ekvatorun beherde yavaşça birikmekte olan altın renkli iksir damlaları üzerindeki etkisini gözlemleyerek öğrenmiş bir simyager ve damıtıcı.
Kendisi, yaşlıların ormanın odunsu hazinesi hakkında bildikleri ve hatırladıkları kaybolmaya yüz tutmuş bilgileri toplayan, genç neslin unuttuğu bu bilgileri muhafaza eden ve yayan bir insan-bitkibilim uzmanı.
Kendisi, Palo Santo’nun çimlendirilmesinin ardında yatan sırrı çözen, binlerce fidanla ilgilenen, on binlerce ağacın yeniden dikilmesi sürecini gözetim altında tutan, misyonu, vizyonu, mesajı ve yaşam amacı uçsuz bucaksız ormanlar yaratmak olan bir bitkibilimci ve çevreci.
Kendisi, yerel ve ekolojik bir kaynağı, büyümekte olan geniş ailesinin refahını sağlayan ve baskıcı kültürel geçmişe sahip kültürlerin ağırlığı altında ezilenleri yetkilendirmek için kullandığı sürdürülebilir bir kuruma dönüştürmüş olan bir girişimci ve iş adamı.
Kendisi, Palo Santo yağı ilacını, yerli ailelere ücretsiz olarak sağlayarak, önlenebilir ve kolaylıkla tedavi edilebilir rahatsızlıklardan kaynaklanan çocuk ölümü salgınlarına kurban gidecek yüzlerce, binlerce çocuğun hayatını kurtaran bir şifacıdır.
Kendisi, her sabah gün doğumunda Palo Santo odununu yakan ve her akşam işi bittiğinde gözlerini dumana dikerek bu odunun hoş kokusunu solumakta olan herkese kutsamalarını gönderen bir öğretmen, hikaye anlatıcısı, komedyen, şaman ve gizemci.
O Don Dante, saygı duyulan bir yaşlı birey, toplum lideri, baba ve koca.O sarıldığımız an tüm bunların yanı sıra bir husus daha aklımdaydı. Bunun gibi bir adamın kalbinde, şimdiye kadar defalarca sevgi ile ödemesi yapılmış olan ve yıllardır özveri ile çalışmaktan doğan bir hassasiyet veya sevecenlik yok mudur?
Biz sonunda arkamızı dönüp gittiğimizde gözünün ucunda gördüğüm yaş bunun doğru olabileceğini düşündürdü.